Monthly Archives: July 2014
Yeni Moda Aşklar – Ayşe Kilimci
Ne kötü ne pis yerler buralar… İnsanlar nerelerde yaşıyor, arsız sarmaşıklar gibi tıpkı…
Yalnız bu kadın cano, baksana esmer bir gölge bu kadın… Canı yok gibi sesi de yok.
Kapının altındaki ısırılmış simit
Adettir, bilmem mi, gurbete yahut askere giden simidi ısırır, kapının ardıcığına asılır. Lokma sahibini çağırır derler, döner gelir, giden…
Ne yese aç, ne giyse çıplak bunlar. Ussal olarak.
Aşk mı. Ay, ilahi sen de nerden bilsinler… Hayvansal duygular duyuyor olabilirler, vücut aşkı beli tenin kıpırtısı…
Böyle koyu koyu, ısırır gibi bakıyor, avludaki o kadın. Bir hoş oldum.
Onca dilin ortasında kaldı mı dilsiz!
Aşk iki kişiliktir, ne kaynanaya yer olur, ne boncuğa, ne ona buna…
Onlar, nenem o yorganı örtmese de, muhabbetlerinden sebep üşümezlerdi ama ninem, ömür boyu üşüdü dedemden, hiç unutmadı bunu. Bir yanı hep kırgın kaldı. Kadınlarda her şey derin yazılır. Erkekte her şey buz üstüne yazılır. Ninemin yüzünün bir yanında derin bir sitem saklı kaldı hep, ölene kadar. Kalbinin bir ucunda da, o gün akıtmadığı için hiçbir gün akıtamadığı iki damla gözyaşı…
Doymazlığını teninin, o uslanmaz kadın açlığını toprak doyuracaktı bunda böyle. O kesin sessizlik… Ölüm… Onu kadın koynundan çıkıp da yanıma vardığı her gece azar azar ölüyordum ama ben de…
Onur, direnç, helal, bölüşülmedik sevgi, tertemiz ekmek, arasına soğan da kırsan, mutluluk bu…
Deli bir kuş zorladı kalbini, zorladı, zorladı… Sonsuza kanat çırptı sonra o kuş, gönlünü talan etti.